Kıbrıs Haber Özel / Nurgül ECE
Bir annenin ‘ilaca erişim isyanı’ ile sağlıktaki sıkıntılar bir kez daha gündeme geldi…
İlaç Eczacılık Dairesi’nde 11 yaşındaki oğlunun düzenli kullanması gereken ilacı bulamayan bu duruma isyan den ve Sağlık Bakanlığı’nın kapısına dayanan anne Özlem Akbora KIBRIS HABER’e konuştu.
Akbora, “Derdimiz, tedavi için istediğimiz ilaçlara ulaşmak. Markete gittiğimiz zaman yoğurda ulaşamamak değil. Tedavisi aksamaması gereken bütün hastalıklarda ilaç bırakılamaz, devamlılığı esastır. Sağlık Bakanlığı önünde gerçekleşen eylem ani gelişen bir eylemdi. Çocuğumun içmesi gereken ilaçlara ulaşamıyoruz. Derdimiz, tedavi için istediğimiz ilaçlara ulaşmak. Markete gittiğimiz zaman yoğurda ulaşamamak değil. Eylem sonrasında telefonlarım susmuyor. Aileler arıyor, bizde ilaçlarımıza ulaşamıyoruz. Özlem hanım bunları da dile getirin diyorlar. Çocuklarımızın sağlıklı ve engelsiz yaşayabilmeleri için temel ihtiyacımız olan yaşam, sağlık, ilaç hakkımız…” dedi.
Özlem Akbora, hasta yakınlarına seslendi!
Eylem sonrasında elime üç paket Medikenet ilacına ulaşan Akbora, “Güzel insanların desteğiyle oldu. Çocuğum için üç paket ilaç fazla, ihtiyacı ola varsa paylaşmak istiyorum. Çocuğum Disgrafi hastası… Bu hastalık yazma güçlüğünün adıdır. Disgrafi olan çocuklar b yerine d, p yazabilirler. Küçük- büyük harflere dikkat etmezler, noktalama hataları yaparlar. Kelimeleri hecelerine bölmekte zorlanırlar. Yazı yazarken kelimelerin arasında hiç boşluk bırakmazlar. Okunaksız el yazıları vardır.Disgrafi yazma bozukluğu olarak tanımlanan öğrenme güçlüğü türlerinden biridir. Disgrafi rahatsızlığı için kullandığımız ilacın adı Medikenet. Medikenet ilacı kırmızı reçeteli bir ilaçtır. Kırmızı reçeteli ilaçlar bir anda bırakılmaz, gelişim sürecine göre doktor tavsiyesi ile zamanla bırakılır. İlaç kullanımının bir anda bırakılması, hastada kalp krizi ve beyinde hasarlara yol açabilmektedir. Tek istediğim ilerleyen süreçlerde çocuğumun Medikenet ilacını doktor tavsiyesi ile yavaş yavaş bırakmasıdır, çaresizlikten ilacı kullanmayı bırakmayı hazmedemiyorum” ifadelerini kullandı.
“Mesele bireysel değil, toplumsal”
Özelde kendi, genelde tüm hastaların ilaca erişim sıkıntısı yaşadığı feryadında bulunan anne “Bütçe yok diyor ilaç getirmiyorsunuz, paramızla ilaç bulamıyoruz, ne yapalım ilaç kaçakçılığı mı yapalım?” diye de sordu. Anayasanın 45. Maddesine göre devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlamakla ödevli olduğunu da hatırlatan Akbora, şunları söyledi: “Eğer en basit ilaç hakkım, sağlık hakkım için devletime güvenemeyeceksem, bu noktada devletimden bir destek göremeyeceksem veya bu ay ilaç bulabilecek miyim? Sorularını düşünmemeliyim. Bir hafta önce ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutluyorduk. Bir anne olarak, çocuğum için ilaç bulabilecek miyim korkusu ile yaşarken; Siyasilerin çıkıp ‘çocuklarınız bize emanet’, ‘Çocuklarımızın geleceği için varız’ evet ama: Bu ülkede birçok aile eylem sonrasında seslerini duyurabilmem için bana ulaştılar, sesimizi duyurun deniliyorsa; ülkede yapılan şey hamasettir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugüne gelene kadar büyük badireler atlatmıştır, savaşlardan geçmiştir. Büyük yollar kat etmiştir. Bugün geldiğimiz nokta da kimse büyüklükten bahsetmesin. Büyük bir devlet hastasına ilaç bulur. Hastasını tedavi eder. Toplumunun kafasında şüphe bırakmaz.”
“Büyük bir savaşın içindeyiz”
“Bugün benim derdim, ekmek değil, Devletimiz ekmek derdi olanlara ekmek, İş sorunu olanlara iş, ama bizim şu an ki sorunumuz ilaçsızlık. Tedavi için gerekli ilaçlara ulaşmak istiyoruz. Bize verilen sürede konun takipçisi olacağız. Bize verilen sürede vaat edilmezse eylemimize devam edeceğiz. Hastaların mağduriyeti devam ederse aynı eylemi bu defa daha güçlü, daha kalabalık tekrar yapacağız. Sonuç olmazsa eylemimiz sonuç alana kadar devam edecek.”
“Ali Pilli’ye güveniyorum”
Sağlık bakanı Pilli İlaç sözünü bana verdiği gibi, Kıbrıs Türk toplumunun önünde de verdi. İlk hedefim bakanımıza güvenmek. Gözümün içine bakıp ilaç sözünü veren bir bakan güvenilmeyi hak ediyor. Ali Pilli'ye güveniyorum, güven duyuyorum ve beklentim bu sorunu halledebilecekleri yönünde ama halledemezlerse ulaşmak istediğim limanı yakarım. Ben bir anneyim…”